3 Mart 2012 Cumartesi

fanatikler

 oz dizisinde augustus hill'in guotelarından biri;


"gezegenin üzerindeki herkes bir çeşit gerçeğe inanmak üzere büyütülür ; tanrı'ya, ahlaka, ölümlülüğe, hayatın amacına.
bu tür inanışlara genellikle din diyoruz. ve eğer hayat sırasında bu inanışlar çökerse, gerçek olmadıkları kanıtlanırsa, takip edeceğimiz ve inanacağımız başka bir din buluruz. bu dönüşüm sarsıcı olabilir, sadece bizim için, ruhumuz için değil, ama etrafımızdakiler için de.
christopher columbus yeni dünyaya vardığında, yanında katolik bir rahip vardı. bundan sonra rahipler bu kıtaya gelmeye başladılar, yerlileri ikna etmeye, haçı öptürtmeye çalıştılar, peyote içmeyi bıraktırmaya, çıplaklıklarını örttürmeye çalıştılar. ve yerliler onları büyük bir hevesle karşıladılar(!). rahipleri sakatladılar, işkence ettiler ve yaktılar... ve vücutlarını tanrılara adadılar.
saul atını şam'a süren bir askerdi ve birden gökyüzünde devasa bir haç gördü. hemen isminin ilk harfini "p" ile değiştirdi ve paul oldu.neden? bilmiyorum. birçoğumuz gökte haç görecek kadar şanslı değiliz.
birçoğumuz için tanrı'nın gönderdiği işaretler belirsiz. değişime uğrayan herkes, komünistken kapitalist olan da, veya alkolikken yeşilaycı olan da, eski inançlarını kötülerler. çünkü onların işine yaramadıysa kimsenin işine yaramamalıdır. bakış açısı daralır, ışıktan kör olur. hindu da olsa, adsız alkoliklere de katılsa bir fanatiğe dönüşür. bana sorarsanız dünyanın içine siçanlar fanatiklerdir. fanatikler, tanrı'nın kendi saflarında olduğuna inanırlar. ya geri kalan bizler? bizim ilahi ışığa ihtiyacımız yok.
bize gereken, gecenin karanlığında tuvalete giderken ayağımızı çarpmamıza engel olacak kadar bir ışık."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder