kitap hakkında genel bir yorum yapmayı amaçlamıyorum. sadece kitabın içinde paylaşmak istediğim bir iki şey vardı ve burasının uygun olduğunu düşündüm. birincisi neden bu kısım dikkatimi çekti bilmiyorum (bu da başka bir psikolojik araştırma konusu olabilir gerçi) ama kitapta kibirli insanlarla ilgili bir tespit bulunuyor. kibirli olanların, genelde toplumdaki sıradan bir insan konumuna ulaşabilmek ve orda kalabilmek için insanüstü bir çaba sarf etmeleri gerektiğine inandıklarını söylüyor. yani kibirli olanlar aslında kendilerini hor görüyorlar. bu düşüncenin içerdiği tezatlık gerçekten çok hoşuma gitti. üstelik bu sadece kibirli olmak söz konusu olduğunda geçerli olmayabilir diye düşündüm. yani farz edin ki herhangi biri kendini nasıl tanımlıyorsa veya nasıl gösteriyorsa aslında tam tersi olduğuna inanıyor. bu konuyu nereye çekebilirim bilmiyorum. belki sonra bulurum ama şu an için cezbedici bir özelliği var.
psikoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
psikoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
17 Şubat 2012 Cuma
divan -irvin d. yalom
kitap hakkında genel bir yorum yapmayı amaçlamıyorum. sadece kitabın içinde paylaşmak istediğim bir iki şey vardı ve burasının uygun olduğunu düşündüm. birincisi neden bu kısım dikkatimi çekti bilmiyorum (bu da başka bir psikolojik araştırma konusu olabilir gerçi) ama kitapta kibirli insanlarla ilgili bir tespit bulunuyor. kibirli olanların, genelde toplumdaki sıradan bir insan konumuna ulaşabilmek ve orda kalabilmek için insanüstü bir çaba sarf etmeleri gerektiğine inandıklarını söylüyor. yani kibirli olanlar aslında kendilerini hor görüyorlar. bu düşüncenin içerdiği tezatlık gerçekten çok hoşuma gitti. üstelik bu sadece kibirli olmak söz konusu olduğunda geçerli olmayabilir diye düşündüm. yani farz edin ki herhangi biri kendini nasıl tanımlıyorsa veya nasıl gösteriyorsa aslında tam tersi olduğuna inanıyor. bu konuyu nereye çekebilirim bilmiyorum. belki sonra bulurum ama şu an için cezbedici bir özelliği var.
21 Kasım 2011 Pazartesi
requiem for a dream
keşke bağımlılık olarak daha az zararlı gibi görünen sıradan olduğu için göz ardı edilen alışkanlıkların zararları anlatılsaydı diye düşünüyorum. bilgisayar, televizyon, alışveriş, gibi güncel şeylerden bahsediyorum. yani ders dinlerken dikkatini vermek bile bağımlılık değil mi? sonuçta aklını ve hayal gücünü meşgul ederek kendinden uzaklaşma amacına hizmet ediyor hepsi de. en azından bu anlama gelmeli diye düşünürsün ama kendinden kaçmak sözü bana hep yapay gelmiştir yani anlamı ne ki bunun. yalnız kalmaktan kaçmak mı . yani yalnız olsaydım diye düşünüyorum ne yapmak isterdim? o zaman bir kitap alıp okurdum ya da tv izlerdim bilgisayar oynar ya da dışarı çıkardım. peki bunları yapmak yasak olsaydı ya da öyle bir şey, ne yapardım? gördün mü işte bu bir şey demek değil. bu kendinle baş başa kalmak olamaz. aynı şekilde uyumadan önce tavana baktığında da kendinden kaçmamış mı oluyorsun yani? hiç sanmıyorum. çünkü düşüncenle gerçekçiliğin ötesine gidebilirsin. bu en zararlı bağımlılık olsa gerek. hayal ürünü şeylere alışmaktan bahsediyorum gerçekliğini şaşırmak da denebilir mi?
demek istediğim mantıkla bağımlılıktan kurtulunamayacağı. çünkü bu daha çok doğuştan gelen güdülerle ve toplum tarafından bu ilkel güdüleri kontrol altına almak için uygulanan baskının şiddetiyle ilgili. bağımlılıklar psikolojideki süper egonun egoya yaptığı baskıyı ortadan kaldırıp id e serbest kalması için bir fırsat veriyor.
yüzlerini boyayınca vahşiliklerini daha rahat ortaya çıkaran lord of the flies daki çocuklar gibi. bu yüzden iyi hissettiriyor olmalı. daha çok rahatlamış. çünkü personanın etkisinden kurtulmak rahatlatıcı olsa gerek.
ee sonuç ne? anafikir? ha
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)